Ana Sayfa Güncel Alternatif Sahil Turizmi – 1

Alternatif Sahil Turizmi – 1

GENİŞ AÇIDAN BAKMAK…

Merhaba dostlar. Bu yazıda sizlerle birlikte sahil turizmine dair bir beyin fırtınası yapmak istiyorum. Yaklaşık 170 km’lik sahil şeridimizi, turizm açısından nasıl etkin ve canlı kullanabileceğimize dair bir beyin jimnastiği. Sanırım tüm sahil şeridini tek bir yazıda incelemek mümkün olmayacak. Bu nedenle bu yazı dizisi iki – üç sayı devam edebilir.

Öncelikle kesin ve net olarak anlamamız gereken şey şu; Bu kutlu coğrafyayı, zengin tarihi, kültürü ve muhteşem coğrafyası ile birlikte, bozmadan, yok etmeden iktisadi kalkınma sağlayabilmemizin tek ama tek yolu TURİZM…

Evet, bazılarınızın olumsuz örnekleri düşünerek itiraz ettiğini duyar gibiyim.

Haklısınız. Ülkemizde birçok cennet köşe, turizm adı altında, açgözlü doyumsuz zihinlerce katledilmiş, talan edilmiş durumda.

İşte bu noktada bize doğru bir yol tayin edebilecek en önemli şey, geniş bir açıdan meseleye bakabilmek…

Geniş bir açıdan coğrafyayı incelemek, alternatifli ve yayılgan modeller geliştirerek uygulamak…

Malum, genelde Karadeniz kıyıları, deniz – kum ve güneş turizmi açısından çok verimli bir bölge değil. Özellikle, sanırım en kuzey uçta oluşumuz nedeniyle Kastamonumuzun durumu çok daha zayıf durumda. Burada belki aklınıza, Sinop daha da kuzeyde değil mi sorusu gelebilir. Evet doğru, ama bu Sinop için dezavantajlı durumu avantaja çeviren şey oluyor. İnce bir burun şeklinde kuzeye uzanan yarımada, hem doğu hem de batıya bakan sahilleri ile, kuzey uçta oluşunu fırsata çeviriyor.

Peki biz bu durumda ne yapmalıyız? Deniz ve sahil turizmini toptan mı silelim? Şöyle şezlonga uzanıp güneş altında bir güzel kızarmadan da deniz turizminden bahsedilemez mi?

Şimdi hepbirlikte coğrafyamızı doğudan batıya adım adım inceleyecek ve fırsatlarımıza birlikte göz gezdireceğiz. Neler yapabileceğimize dair, ne gibi fırsat ve imkanlara sahip olduğumuza dair fikir yürüteceğiz.

Evet hazırsanız başlayalım.

Kastamonumuzun doğu ucundaki sahil ilçesi neresi?

Elbette Çatalzeytin.

Çatalzeytin deyince aklınıza turizm açısından ilk önce neresi geliyor? Tabi konumuz sahil turizmi olduğundan, bir doğa harikası olan Koru Yaylası’nı şimdilik dışarıda tutuyoruz. Ona daha sonra değineceğiz.

Bu durumda, eğer Çatalzeytin’i biliyorsanız cevabınız kesinlikle Ginolu olacaktır değil mi? Kalesi ve mini koyu ile tarihi Ginolu.

Ginolu, bölgenin en eski yerleşim yeri. Osmanlı döneminde de Kastamonu’nun Karadeniz sahilindeki önemli kazalarından birisi. Şimdi vereceğim örnek, size o dönemdeki Ginolu’nun büyüklüğünü ve önemini anlatmaya yetecektir.

Bugün Bozkurt ilçemizin sınırlarında yer alan Keşlik Köyü Ali Paşa Camisi’ne görevli tayini ile ilgili 1858 yılına ait bir arşiv belgesinden, bölgenin Ginolu Kazasına bağlı olduğu anlaşılmaktadır.

Ben şimdi size soruyorum. Bu şirin cennet parçasını hakkıyla değerlendirebiliyor muyuz?

Elbette hayır değil mi?

Peki bu minik şirin koyu nasıl etkin bir turizm aracı olarak kullanabiliriz?

Bu sorunun cevabı, geçmişte gizli. Tarihte bu bölgeyi önemli kılan şey, doğal liman özelliği ile Ginolu Koyu O halde cevap, burayı tarihsel kimliği ile canlandırıp yaşatmakta. Yani, tıpkı tarihte olduğu gibi burayı bir liman kasabası formunda dizayn etmekte.

İskelesi, pazaryeri, iskelede ve koy içinde demirli tekneleri, kalesi ve doğal yaşam formları ile, ziyaretçisine bir zaman yolculuğu yaşatacak bir ortam.

Antik Çağ’a, Selçuklu’ya, Beylikler’e ve Osmanlı’ya dair bir zaman tüneli…

Maliyet mi?

Durun, hiç öyle devasa yatırımlar getirmeyin aklınıza. Olabildiğince salaş ve doğal bir ortam.

Amacımız buraya büyük kitleleri yığmak değil, olmamalı da.

Anlamlı ve planlı bir bütünün parçası haline getirmeliyiz.

Burada sorumluluk ve görev, öncelik Çatalzeytinli iş insanlarımızda olmak üzere Kastamonulu iş insanlarımızındır. Aslında bu iş, sivil toplumun ekonomik işbirliği modeli olan Kooperatif aracılığı ile de çok güzel yapılabilir ama, biz henüz o toplumsal ergenliğe ulaşabilmiş değiliz.

Ancak yine de deneyebiliriz, denemeliyiz. Aklı selim insanların önderliğinde başarabiliriz.

Çevre ve doğa bilinci içerisinde yapacağımız akıllı bir planlama ile bir tarafından başlar ve sunarız. Sonra, az-çok bu sunumun getireceği döngü ile de geliştirir, zamanla ideal bir forma getirebiliriz…

Neden olmasın ki?

Hep söyledim, hep söyleyeceğim. Turizm hikaye demektir. Hikayenizi ne kadar iyi anlatır, ne kadar iyi pazarlarsanız, o kadar çok kazanırsınız.

Hikaye bizde bol. Hem de sallama, uydurma hikayeler değil bunlar…

Şimdi batıya doğru ilerleyelim…

Neredeyiz? Abana’da…

Özellikle günbatımındaki muhteşem manzarasıyla Hacıveli karşılıyor bizleri.

Abana, yakın zamanda cazibesini yitirmiş bir turizim kenti. Geçmişin hatırına yine de Kastamonu sahilinin, turizm açısından en canlı iki ilçesinden birisi. Akıllı bir planlama ile yeniden canlı bir turizm hareketine kavuşabilir.

Hacıveli Kayalıkları, Ağnasma Evleri, Kent Ormanı Seyir Terası, Harmason ve Antik Ezine ( Aeginetes) ile Abana’nında hikayesi oldukça güçlü. Tabi birde büyük sel felaketinde yok olan Ezine Kuş Cenneti var. Göçmen kuşların rotası üzerinde bulunan, onlarca çeşit farklı türde kuşların tercih ettiği Ezine Dinlenme Tesisleri’ni yeniden aktif ederek, hem dünyamıza ve insanlığa, hem de turizme etkin hizmet eden bir yer haline getirebiliriz.

Burada, yine her şeyde ve her yerde olduğu gibi akıllı ve çevreci bir planlama ile muhteşem bir Kuş Cenneti Parkı oluşturmak hiç ama hiç zor değil.

Yeter ki isteyelim. Bireysel hırslarımızdan sıyrılarak, toplum için, hepimiz için, gelecek nesiller için isteyelim.

Sorumluluk yine, başta Abana iş insanları olmak üzere, Kastamonulu iş insanlarımızda.

Ezine Kuş Cenneti hakkında, o henüz yok olmadan kapsamlı bir araştırma yapmış ve Kastamonu Cep Dergi’de yayınlamıştım. Dilerseniz oradan bakabilirsiniz.

Devam edelim. Abana’yı geçtik. Neredeyiz? Bozkurt’ta. Bozkurt’ta deniz mi var diyenleriniz olabilir. Ben zaman zaman bu soruyla karşılaşıyorum. Açıkçası ben de daha önceleri Bozkurt’da deniz olmadığını düşünenlerdendim. Bunun sebebi okullarda ezbere ve kuru kuruya gördüğümüz coğrafya derslerinden sanırım.

Bozkurt ilçemiz, bu gün Kastamonu sahillerinde en çok rağbet gören plajlardan birisi olan İlişi, ve Karadenizin cennet köşeleri, butik dinlenme noktaları Darsu ve Beldeğirmeni ile denizle buluşarak bir sahil kenti olma özelliği taşımakta.

Özellikle Darsu’da gün batımı, benim vazgeçemediğim manzaralardan.

Beldeğirmeni aynı zamanda tarihi bir iskele ve pazaryeri.

Yaklaşık 800 yıllık ulu çınarı, deniz tutkusu ve sevdası ile şekillenmiş tarihi camisi, yaşanmışlıkları ve hikayeleri ile muhteşem bir yer. Şu an Beldeğirmeni Köylülerince de güzel bir şekilde işletilmekte.

Ancak geçmiş tarihi havasına daha fazla büründürülebilir ve bir müze görünümü ile hikayesi ziyaretçilerine çok daha güçlü bir şekilde anl atılabilir.

Ne demiştik. Bizi turizmde güçlü kılacak şey güçlü hikayelerimiz olacaktır. Hikayelerimiz gerçekten çok güçlü. Sorun; onları anlatmayı bilmeyişimiz…

Evet, şimdi de Beldeğirmeni’nden çıkalım ve Evrenye Köyümüz ile İnebolu ilçemizin sınırlarına giriş yapalım.

Evrenye çok eskilerden beri bana hep ilginç gelmiştir. Belki bunda orada bir yıl kalmış olmamın da etkisi olabilir. Evet, ilkokuldan sonra bir yıl yatılı olarak Kuran Kursunda kalmıştım. Güzel zamanlardı.

Evrenye’nin, maalesef bugüne pek taşıyamadığı farklı tarihi bir havası ve kokusu var.

Sanırım Evrenye, ilk Türk yerleşimleri sırasında kurulmuş bir yer. İsmi bir şekilde Ahi Evran ile bağlantılı.

Ayrıca Beylikler döneminde Kastamonu’ya gelip dersler veren matematik, astronomi ve fıkıh bilgini Fethullah Şirvani ile bir şekilde bağı olması, burasının ilim açısından önemli bir yer olduğunun göstergesi bana göre.

Dolayısı ile Evrenye Köyümüzü de, sahip olduğu bu hikayeleri ile canlandırabilir, onları güçlü bir şekilde anlatarak, sahil yolu güzergahında önemli bir mola yeri haline getirebiliriz.

Nedense sürekli hatırlatma ihtiyacı hissediyorum. Bütün bunları abartmadan, doğal, salaş ve butik mantığında yapmamız gerekiyor.

Önemli olan bir noktaya insanları yığarak orayı turizm merkezi yapmak değil. Yayarak, dağıtarak kontrollü bir turizm programı her bakımdan bizim için sağlıklı olanı.

Burada da yine başta Evrenyeli iş insanlarımız olmak üzere görev, Kastamonulu iş insanlarımızda…

Evet dostlar, bu yazıda ancak buraya kadar gelebildik. Sanırım sadece sahil analizi 2-3 sayı daha devam eder. Sizlerle birlikte, gözlemlerim ve anlayabildiklerim ışığında tüm Kastamonu’yu bu şekilde analiz etmeye çalışacak ve daha sonra bu parçaları anlamlı bağlarla birleştirmeye çalışacağız.

Daha sonra da, farklı ilgi alanlarına ve zaman aralıklarına yönelik rotalar oluşturacağız.

Lütfen sizler de bu konulardaki düşüncelerinizi bana yazın. Hepbirlikte düşünelim, kafa yoralım ve eyleme geçelim.

Bugüne kadarki ilgisizlik her ne kadar bu coğrafyanın bir bakıma şansı olmuş olsa da, yitirmiş olduğumuz değerlerimiz de hiç azımsanamayacak kadar fazla. Bundan sonraki ilgisizlik ise bizim için felaket olacak.

Lütfen düşünelim, farkedelim ve harekete geçelim.

Sağlıkla kalın, hoşçakalın…

 

Adem Salcıoğlu

 

Facebook Comments Box

YORUM YOK

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Exit mobile version